MEDYANIN KRALI TV

Uzunca bir süre TV hem reklam verenler hem de pazarlama dünyası için medyanın kralıydı. Ancak, anlatılan hikayeye göre, haşmetmeab dijital devrimle tahtından oldu ve her devrimde olduğu gibi pek çokları tereddüt etmeden eski kralın ölümünü ilan etti. Fakat kral hayatta kaldı ve özellikle de pandemiden sonra yeniden güç kazandı. Yıllar sonra şimdi TV yine yükselişte.

Elbette bu hikayenin farklı versiyonları mevcut; sihirli kutunun şanlı geri dönüşünün de pek çok nedeni var. Ancak, belki de kitlesiyle kurduğu benzersiz bağ yüzünden, TV’nin hükümranlığını başından bu yana sessiz sedasız sürdürdüğünü iddia etmek mümkün. Gerçekten de TV marka bilinirliği ve satışlar açısından her zaman en güvenilir, en muteber ve teşvik edici pazarlama kanalı oldu. Nielsen’in 2021 İzleyici Raporu, TV’nin reklama kolektif güven konusunda hala en yüksek paya sahip olduğunu gösteriyor.

testimonial

Bunun en önemli nedenleri TV’nin evimizin baş köşesini hiç terk etmemiş ve dijitalleşmeyle nasıl uzlaşacağını bilmiş olması. TV izleme süresi ve TV ile kurulan bağ reklam verenleri her zaman cezbetti ve TV reklamcılığını canlı ve gelişkin kıldı. Bunun yanında, televizyon cihazlarının (OTT’lerin yanı sıra CTV’ler) geliştirilmesinden izleyiciye ulaşmanın yeni yollarının bulunmasına (adreslenebilir ve programatik reklamlar), TV kendisini hem reklam verenlerin hem de tüketicilerin ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmeyi başardı. Yüksek düzeyde bağlılık beklenmedik bir esneklikle birleşince, TV net bir şekilde güçlendi.

TV reklamlarını ölçümleme ve analiz araçlarının bu duruma yanıtı da heyecan verici oldu. Eski moda reyting ölçüm sisteminin yanı sıra, offline TV reklamlarının online etkilerini ölçen yeni metotlar ve teknolojiler gelişti. Medialyzer’ın TV Attribution ürünü bu tarz bir metodolojiye mükemmel bir örnek teşkil ederek, reklam verenlerin dijital bir kesinlik ve son teknolojiyle TV planlarını ölçmelerini, analiz ve optimize etmelerini sağlıyor.

Öyle görünüyor ki dijital devrim pek çok bakımdan yayılsa, çeşitlense ve genişlese de kral boş durmadı. İlginç olansa, dijital reklamcılığın belli bakımlardan kan kaybetmesi. TV reklamlarına kıyasla, sinir bozan YouTube reklamlarını düşünün. Araştırmalar izleyicilerin 6 ila 15 saniye arasında süren ve atlanamayan reklamlarla TV reklamlarına verilen tepkilerin çok farklı olduğunu gösteriyor. İzleyiciler TV reklamlarını normal karşılarken ve reklam sırasında yiyip içip sohbet ederken, atlanamayan reklamlar sabırlarını taşırıyor.

Dijital reklamların hayal kırıklığı yarattığı tek alan bu da değil. Reklam verenler artık ‘reklam körlüğü’ denen şeyin farkındalar. Dijital dünyada reklam bolluğu, her şeyin reklam olduğu bir dünyada hiçbir şeyin reklam olarak seçilemediği bir körlüğe sebep oluyor. Güven ise bir başka mesele çünkü herkes kredi kartı olan herhangi birinin dijital bir platformda kolayca reklam yayınlayabileceğini biliyor. Çok sayıda sahtekarlık vakası ve kötü deneyimler de dijital reklamların güvenilirliğine zarar veriyor.

Elbette bu, TV’nin yeniden mutlak hakimiyetini ilan ettiği anlamına gelmiyor. Ne var ki TV, dijital devrimin ilk günlerini etkisi altına alan ölüm illüzyonundan sıyrılmayı başardı ve hak ettiği ilgiyi yeniden görmeye başladı. The CMO Survey geleneksel reklam yatırımlarının gelecek sene hatırı sayılır şekilde artacağını öngörüyor ve bu ciddi yükselişten TV de büyük bir pay alacak.

TV uzun süre medyanın kralıydı ve yüksek düzeyde bağlılık, satış motivasyonu ve marka bilinirliği açısından hala kral olmayı sürdürüyor. Devam etmekte olan dijital devrimin ilk günlerini aştıktan sonra, artık eski kralı göz ardı etmekten vazgeçmeye hazırız. Belki de şu söz gayet doğrudur: ‘Kral her zaman kraldır.’

circle6